loading
  • Seba Office Boulevard, Sarıyer/İstanbul - Türkiye
  • Ptesi - Cu 09:00 - 19:00

Çalışanların Ciddi ve Yakın Tehlike Halinde Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamında Değerlendirme

 

Giriş

Çalışma hayatında iş sağlığı ve güvenliği, yalnızca işverenin sorumluluğu değil, aynı zamanda çalışanların da korunmaya hakkı olduğu bir alandır. Bu bağlamda, 30.05.2012 tarihli 28339 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (“Kanun”) ile çalışanlara önemli bir koruma mekanizması tanınmıştır: çalışmaktan kaçınma hakkı.

Kanun’un 13. maddesi uyarınca, çalışanlar ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında, gerekli başvuruları yaparak veya doğrudan gerekli adımları atarak çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir. Bu hak, hem çalışan sağlığını korumaya yönelik bir güvence hem de işverenin gerekli önlemleri alması için önemli bir uyarı niteliğindedir.

 

Çalışmaktan Kaçınma Hakkı Kimler Tarafından ve Hangi Koşullarda Kullanılabilir?

Kanun, hem kamu hem de özel sektördeki tüm işyerlerinde, faaliyet konusuna bakılmaksızın işverenleri, işveren vekillerini, çıraklar ve stajyerler de dahil olmak üzere çalışanları kapsamaktadır. Bununla birlikte, bazı istisnalar da mevcuttur. Türk Silahlı Kuvvetleri, kolluk kuvvetleri ve MİT’in belirli faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale çalışmaları, ev hizmetleri, kendi nam ve hesabına çalışan kişiler ve cezaevlerindeki iyileştirme faaliyetleri bu kapsamın dışındadır.

Çalışmaktan kaçınma hakkı, belirli-belirsiz süreli veya geçici iş sözleşmeleri ile çalışan kişiler için de geçerlidir. Ancak çalışmaktan kaçınma hakkının kullanılabilmesi için işyerinde ciddi ve yakın bir tehlikenin mevcut olması ve işin henüz durdurulmamış olması gerekir.

Uygulamada pek çok kez “ciddi ve yakın” tehlikenin ne olduğu konusunda tereddütler oluşmaktadır. Bu sebeple bu tehlikenin objektif olarak belirlenebilir olması mühimdir. Bir diğer deyişle, yalnızca çalışanın öznel kanaati ile değil, tehlikenin gerçekten çalışanın hayatını veya sağlığını riske atacak nitelikte olup olmadığına göre değerlendirilmesi gerekir. Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi bir kararında[1], bir vinç operatörünün, çalıştığı vincin klimasının bozuk olması sebebiyle 60 derece hissedilen sıcaklıkta çalışmaya zorlanması nedeniyle baygınlık geçirmesi ve buna rağmen klimanın işveren tarafından tamir edilmemesi ve aynı şartlarda işçinin çalıştırılmaya devam edilmesi halini işçinin sağlığı açısından ciddi ve yakın bir tehlike olarak değerlendirmiştir.  

Ciddi ve yakın bir tehlikenin söz konusu olduğu bir durumda çalışan, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna (“Kurul”)[2], Kurul’un bulunmadığı işyerlerinde ise doğrudan işverene başvurarak durumun değerlendirilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını talep edebilir. İşverenin bu başvuruyu gecikmeksizin değerlendirmesi ve çalışanı bilgilendirmesi zorunludur.

Bununla birlikte bazı hallerde tehlikenin ciddiyeti ve aciliyeti, çalışanın Kurul veya işveren kararını beklemesini olanaksız hale getirebilir. Örneğin, işyerinde yangın, patlama riski, ciddi gaz kaçağı gibi ani gelişen durumlar bu kapsamda sayılabilecektir. Bu durumda çalışan, herhangi bir başvuru sürecine girmeden doğrudan tehlikeli ortamdan uzaklaşma ve çalışmaktan kaçınma hakkına sahip olacaktır.

 

Hakların Kullanımı ve Çalışanın Güvencesi

Çalışmaktan kaçınma hakkını kullanan işçi, duruma göre Kurul’a veya da işverene yaptığı başvuru süresince güvenli bir yerde görevlendirilmek üzere çalışmaya devam edebilir. Bu süreçte çalışanın ücretinde herhangi bir kesinti yapılamaz ve iş hukuku mevzuatı ve tarafı olduğu iş sözleşmesinden doğan sosyal hakları da aynen korunur.

Bu noktada önemli taşıyan bir diğer husus, çalışmaktan kaçınma hakkının kullanılabilmesi için işyerinde çalışmanın hâlâ fiilen devam ediyor olmasıdır; aksi durumda çalışmaktan kaçınma hakkı ileri sürülemez. Zira bu hak, işin hâlâ fiilen devam ettiği, ancak ciddi ve yakın bir tehlikenin bulunduğu durumlar için öngörülmüştür.

 

Sonuç

Kanun kapsamında çalışmaktan kaçınma hakkı, sadece bireysel bir tercih değil, iş sağlığı ve güvenliği açısından mühim bir haktır. Bu hakkın doğru şekilde kullanılması, hem çalışanları iş sağlığı ve güvenliği doğrultusunda korur, hem de işverenin risk yönetimi açısından ciddi önem taşır.

İşverenlerin, çalışanlarını bu konuda bilinçlendirmesi ve ciddi ve yakın tehlike anlarında başvuru mekanizmalarını etkili bir şekilde işletmesi, hem yasal bir yükümlülük hem de sürdürülebilir iş güvenliğinin bir gereğidir.

 

 

 


[1] İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi, 2017/1162 E. 2018/625 K. 18.04.2018 tarihli karar.

[2] Kanun m.22 uyarınca 50 veya daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturmak zorundadır.

Bozoğlu İzgi Avukatlık Ortaklığı